Aşağıda paylaşılan
yazı; M. Mustafa Çakmakoğlu adlı akademisyenin, “Muhyiddin İbnü’l-Arabî’ye Göre
Hayal Ve Düzeyleri” adlı makalesinin dipnotlarından birisidir.
Hayalin epistemolojik
düzeyini daha iyi anlamak için insanın bu manevi yetileri hakkında kısaca bilgi
vermek faydalı olacaktır.
Hiss-i Müşterek: Duyumlar
vasıtasıyla elde edilen cüzi suretleri birleştirip, şekillendiren kuvvedir. Yağmur
damlalarının gökyüzünde düz bir çizgi, hızla dönen bir meşalenin daire şeklinde
görünmesinde olduğu gibi. Her iki durum da gözde değil, hiss-i müşterekte
gerçekleşmiştir. Çünkü göz eşyayı olduğu gibi görür. Eğer durumlardan
kaynaklanan cüzi suretleri bir bütün olarak idrak eden bu kuvve olmasaydı,
dokunarak hissettiğimiz şeyin aynı zamanda renkli ya da renksiz oluşuna
hükmedemezdik.
Vehm: Duyulardan, mevcut
duyumların dışındaki cüzi anlamları idrak eder. Kurdun koyundan kaçtığını
söylemek gibi. Duyumlardan ayrıdır, çünkü manalar duyumlarla idrak edilemez. Yine
bu kuvve hiss-i müşterek ve hayalden ayrıdır. Çünkü bu her ikisi de ancak
duyumlardan kendilerine gelen şeyleri şekillendirirler. İnsandaki en kuvvetli
yetidir. Diğer, akıl, fikir, müdrike ve musavvira gibi yetilere galip
gelebilir. İdraki çok hızlıdır, bütün mevcudata tasarrufu vardır. İnsan bu
yetisinde hakim olursa bir çok tasarrufta bulunabilir, fakat bu yeti insana hakim
olursa, onunla dilediği gibi oynar ve onu şaşırtır.
Hafıza: Vehmin idrak ettiği
manaları muhafaza edip hatırlatan yetidir. Bu sebeple müzekkire-zakire diye de
isimlendirilir. Hayalin, hiss-i müşterek’in hazinesi olduğu gibi hafıza da
vehmin hazinesidir.
Musavvira; Kuvve-i Hayal: Hayal
ile aynı anlamda kullanılır. Hiss-i müşterek’in idrak ettiği suretleri,
duyumlar ortadan kalktıktan sonra saklayabilen yetidir. Musavviranın sakladığı
suretler üzerinde her hangi bir tasarrufu ve fiili söz konusu değildir. Sadece bu
suretleri saklar.
Mütehayyile: Musavviranın
sakladığı hissi suretler üzerinde tasarruf ve fiilde bulunan yetidir. Onlar üzerinde,
birleştirip, ayırmak suretiyle tasarrufta bulunur. Mütehayyilenin aynı zamanda,
vehmin duyumlardan idrak edip, hafızanın sakladığı cüzi manalar üzerinde de
tasarrufu vardır, bu manalara suretler verir. Farabi, İbn-i Sina ve Gazali
mütehayyileyi, rüya, vahiy ve nübüvvet açısından oldukça önemli görürler…